Sosyal Medya

Makale

İslâm’ın hedefi ümmeti bölmek değil bütünleştirmektir

Åžartlar müsait olduÄŸunda ümmetin bir tek devleti olacak ve bütün Müslümanlar da bu devletin teb’ası olacaklardır. Defalarca ifade ettiÄŸimiz gibi Ä°slam devleti yalnızca Müslümanların devleti deÄŸildir, gayr-i Müslimler de kabul ettikleri takdirde basit bir vergi ödeyerek ve statülerini koruyarak bu devletin vatandaÅŸları olur ve temel insan haklarına sahip bulunurlar. Åžartlar müsait olmadığında birden fazla Ä°slam devletinin meÅŸru olup olmadığı tartışılmıştır. Birden fazla Ä°slam devletinin meÅŸruiyetinin zarurete, imkânsızlığa baÄŸlı olduÄŸu anlaşılmaktadır.

Dinden delil devşirerek bağımsız devletlerle ümmeti bölmeye uğraşanların yanlış yolda oldukları düşüncemi tekrarlıyorum.

Daha önceki bir yazımda Pakistan anayasası için yapılan bir çalışmadan şu maddeyi nakletmiştim:

“Ãœlkenin vilâyet ve eyâletleri devletin idâri bölümleri (cüzleri)dir. Kabile, lisan veya soya dayalı üniteler olmayıp, merkezî hükûmetin murakabe ve idaresi altında duruma göre kendilerine bazı idarî selâhiyetler verilebilen, fakat asla merkezden ayrılıp müstakil olmalarına izin verilmeyen idârî bölgelerden ibarettir.”

Bu yazıda ise el-Ezher Üniversitesi'nde yapılan bir çalışmadan aynı konuya ait bölümü ve tartışmayı nakledeceğim.

el-Ezher Ãœniversitesi’nin baÅŸkanlığına (meşîhatına) baÄŸlı bulunan Mecma’u’l-Buhûsi’l-Ä°slâmiyye’nin (Ä°slâm AraÅŸtırmaları Akademisi) 1397/1977 yılında tertiplediÄŸi sekizinci kongrede alınan tavsiye kararlarından biri de şöyle idi: el-Ezher ve özellikle Akademi, Ä°slâm’ı hayatın yolu ve sistemi kılmak isteyen herhangi bir devletin hizmetine sunulmak üzere, mümkün olduÄŸu kadar bütün Ä°slâm mezheplerinin ittifak ettikleri hükümlere ve ilkelere dayalı bir anayasa modeli hazırlamalıdır...

Akademi bu tavsiye kararından iki ay sonra 31 Aralık 1977’de yaptığı celsede bu iÅŸi, Akademi'ye baÄŸlı “Ä°slâm Anayasa Komisyonu”na yaptırma kararı aldı. Dışarıdan yeni fıkıh ve anayasa uzmanları alarak kadrosunu takviye eden komisyon, Ezher Åžeyhi Abdulhalim Mahmud baÅŸkanlığında toplanarak 142 maddelik anayasa modelini hazırladı. Komisyonda vazife alanlardan Anayasa ve Ä°dare Hukuku Profesörü Mustafa Kemal Vasfi, Musannefetu’n-Nuzumi’l-Ä°slâmiyye isimli eserinde (Kahire 1977) bu çalışmanın metnini vermiÅŸ, ayrıca bazı maddelerine iliÅŸkin tenkit ve görüşlerini de kaydetmiÅŸtir. Tenkit ettiÄŸi maddelerden biri Ä°slam devletinin birden fazla olup olmayacağı ile ilgilidir ve şöyle demektedir:

İslâm birden fazla İslâm devletinin varlığını caiz görmediği için buna imkân tanıyan madde kaldırılmalıdır. İçinde bulunduğumuz şartlar birden fazla İslâm devletinin varlığına yer vermiş ise de biz bunu, tecviz edercesine anayasa modeline almak durumunda değiliz.

Ãœniter veya çok hakimiyetli sistemler de bugünkü vasıfları ile uygun deÄŸildir; çünkü Ä°slâm devletlerinin “yumuÅŸak lâ-merkezî (yerinden yönetimci)” bir yapısı vardır; burada merkeziliÄŸin derecesi ÅŸartlara göre artar veya eksilir.

Bey’atla iÅŸ başına gelmiÅŸ bir baÅŸkan (imam), bey’at ve danışmanlık (istiÅŸare, şûrâ) görevi yapan bir heyet, ehlu’l-halli ve’l-akd, ilahi hükümlere ve hürriyete dayanan yumuÅŸak yerinden yönetimci bir devlet yapısı. Gerisi zamanın ÅŸart ve icaplarına göre düzenlenir.

Başkan ve hükümet ile ilgili olarak:

Çözüp baÄŸlayan heyet (ehlu’l-halli ve’l-akd) veya seçmenler heyeti ile danışma kurulunu veya ÅŸura meclisini birbirinden ayırmak gerekir; bunlar ayrı heyetlerdir. Seçmenler heyeti ülkenin bütün vatandaÅŸları deÄŸildir; çünkü bu vatandaÅŸlar, propagandanın etkisi ile ahlâksız, liyakatsız hatta ikiyüzlü (münafık) kimseleri de seçip iÅŸ başına getirebilirler. Seçmenler heyeti cami merkezli cemaatler içinden tabii ayıklanma ile seçilmiÅŸ, cemaatin itimadını kazanmış, ilmi ve ahlâkı ile temayüz etmiÅŸ kimselerden oluÅŸmalıdır. Bu heyet hem baÅŸkanı seçmeli, hem de denetim görevini üslenmelidir; çünkü imama, ümmet adına oy vermekle onu ümmet adına denetleme hakkına da sahip olmaktadırlar. (Mamafih sakınca bulunmadığından ümmetin tamamının seçime katılmaları ve imama bey’at etmeleri de caizdir). Danışma kuruluna gelince bunlar, baÅŸkanın tanıdığı, güvendiÄŸi ve iÅŸbirliÄŸi yapmak istediÄŸi âlimler, uzmanlar, teknisyenler vb.lerinden oluÅŸmalıdır; bunların denetim görevini üslenmeleri doÄŸru olmaz; çünkü bu takdirde imamla aralarındaki baÄŸ zayıflayabilir.

Teori budur. Mevcut şartlarda birlik nasıl sağlanacak? Bu sorunun cevabı da bir başka yazıya kaldı.

Kaynak: Yeni Åžafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.